7 Ocak 2013 Pazartesi

Burası Ankara Ama....

Ankara'ya an itibariyle kar yağmaya başladı. Geçen seneyle kıyaslandığında buna minik bir etkinlik diyebiliriz çünkü eriyip gidiyor ama soğuklar bildiğiniz gibi. Bildiğiniz kar cümlelerinden olmayacak bu yazıda. Zira Ankara'nın daha doğrusu Ankaralıların çok daha büyük bir sorunu var. Ne mi? "Merhamet"

Dışarısı soğuk dışarıda değil yaşamak nefes almak bile zor. Sıcak bir odaya bir tas çorbaya hasret insanlar, soğuktan kendini nasıl koruyacağını bilemeyen, bir lokma ekmek kuru bir bez parçası bulamayan hayvanlar var. Ama gelin görün ki kibrine esir olmuş insanların sayısı daha fazla. Hepimizin evinde muhakkak kullanmadığımız bir kazak bir eldiven hiç değilse bir atkı vardır. İnsanların muhtacız demesini bekleyeceğimize paylaşsak ne olur. O muhteşem incilerimiz mi dökülür? Her gün evimizde pişirip arttığında çöpe atmaktan çekinmediğimiz yemekleri plastik kapların içine koyup kapıların önüne ya da ağaç diplerine bıraktığımızda çok mu fakirleşiriz ya da muazzam temizliğiyle gözlerimizi kamaştıran şehrimizi mi kirletiriz?

Ama biz bunların hiçbirini yapamayız. Görenler insan derse, birazcık merhamet birazcık vicdanı var derse içine gömüldüğümüz sosyal statü bataklığında daha fazla barınamayız değil mi? Falancanın falancası oturduğu yerde kedilere mama veriyor desek "Millette para var tabii nasıl harcayacağını şaşırıyor. Onca gariban varken gidiyor hayvanlara saçıyor." ya da falancanın falancası giyeceği olmayan ya da alacak durumu olmayanlara atkı örüyor desek "Milletin işi gücü yok nelerle uğraşıyor, tabii para bol saçsın o kadar fazlaysa gelsin bize versin." denir. Empati kuramazlar hoş empatinin kelime anlamını bildiklerinden bile şüphem var ya neyse.

Bir de gösteriş için yardım yapanlar var ki onların bu yazıda yeri yok ben kendilerini direkt cehennemin taa dibine postalamak istiyorum. Göstere göstere gerine gerine sanki atomu parçalamışcasına büyük bir azametle pardon kibirle minnet bekleyerek yardımlaşanlara!! cehenneme girişler sol tarafta diyoruz. Çünkü biz burada paylaşmaktan bahsediyoruz.

Yaşadığım şehri daha doğrusu yaşadığım şehrin insanlarını değiştiremeyeceğimi masum kedileri zulmedip katledenleri, onlara bir lokma su ve yemek konduğu için kıyameti koparıp sosyetecilik oynayanları gördükten sonra çok daha iyi anladım.
Bugün mecliste halkı temsil ettiği iddia edilen insanların her ay aldıkları maaşlardan bir kısmıyla bu kış çocuklar üşümesin diye mont alacaklarını ancak hayal ederim bu hayal asla gerçekleşmeyeceği için de ancak insanlık için üzülürüm.
Bugün büyük otellerin, restorantların gün boyu çıkardıkları yemeklerden arta kalanları temiz kaplar içinde sokakta yaşayan hayvanlara bıraktıklarını ancak hayal ederim olmayacağını bildiğim için ancak üzülürüm.
Bugün büyük tekstil firmalarının artan kumaşları birleştirip ihtiyacı olan insana, hayvana ısınması için hibe edeceğini ancak hayal ederim gerçekleşmeyeceğini bildiğim içinse üzerinde yaşadığım dünyanın muhtemel sonu için üzülürüm.

Bunca kelime bunca cümle ne kadar etkili oldu bilmiyorum. Hatta etkili oldu mu onu da bilmiyorum. Umarım bu resim birşeyler anlatmayı başarabilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...